“Huccetü’l-İslâm” (İslâm’ın Delili) olarak anılan büyük sûfî, kelâmcı, fakîh ve düşünür İmâm Gazzâlî’nin (ö. 505/1111) hayatının sonlarına doğru kaleme aldığı kapsamlı bir eser olanİhyâu Ulûmi’d-Dîn, başta tasavvuf ve ahlâk olmak üzere fıkıh, kelâm gibi ilimlere bilhassa amaçları bakımından yeni yaklaşımlar getiren önemli bir eserdir. Gerek ismi gerekse önsözündeki açıklamalar, Gazzâlî’nin bu eseri İslâm ümmeti için bir “diriliş” (ihyâ) projesi niteliğinde kaleme aldığını göstermekte, eski ve yeni ilim çevrelerinde genellikle İhyâ’nın böyle bir iddia ile yazıldığı kabul edilmektedir.
Osmanlı döneminde çokça okunup itibar edildiği nüshalarının çokluğundan da anlaşılan ve Osmanlı Türkçesi’ne yapılmış çeşitli kısmî tercümeleri de bulunan İhyâ’nın Osmanlı dönemindeki ilk ve tek tam tercümesi Sultan II. Abdülhamid döneminin meşhur âlimlerinden Yusuf Sıdkî el-Mardinî’ye (ö. 1319/1902) aittir. İlmiyeye mensup çok sayıda âlimin bulunduğu Mardinli Müftüzâdeler ailesinden gelen ve kendisi de Mardin müftülüğü yapmış olan Yusuf Sıdkî el-Mardinî, Mesîru Umûmi’l-Muvahhidîn Şerh u Terceme-i Kitâb-ı İhyâu Ulûmi’d-Dîn adlı bu tercümesini, herkese faydalı olması için matbaada basılması dileğiyle Sultan II. Abdülhamid’e ithaf etmiş, ancak eser basılamamıştır. Yusuf Sıdkî Efendi, Gazzâlî’nin eserini sadece tercüme etmemiş, aynı zamanda şerh etmiş, ayrıca Eş‘arî-Şâfiî geleneğine mensup Gazzâlî’nin İhyâ’da zikrettiği bazı meselelerin Hanefî geleneğindeki karşılığını da belirtmiştir.
Yusuf Sıdkî el-Mardinî’nin bu şerhli tercümesi, İstanbul Ünv. Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar 5853 numarada kayıtlı bulunan müellif hattı ve tek yazma nüshadan, Prof. Dr. Mustafa Koç ve Doç. Dr. Eyyüp Tanrıverdi tarafından Latin alfabesine aktarılarak eserin ayet ve hadisleri tahriç edilmiş, ayrıca şerhte yer verilen İhyâ’nın Arapça metni de yine söz konusu yazma nüshadaki ibare esas alınarak dizilmiştir. Bu çok yönlü çalışmanın üçüncü cildi, eserin sonunda müellif nüshasının tıpkıbasımıyla birlikte yayınlanmıştır.